Bu cenaze değil, bayram namazı...
BİR gün Temel'in abisi ölür. Cenaze namazı kılınırken Temel namazı kılmaz bir köşede oturur. Bunu gören Dursun, Temel'e; "Ula Temel sen niye cenaze namazı kılmaysun?" der.
Temel ise; "Ben cenaze namazı kılmayi bilmeyrum" der.
Aradan 2 hafta geçer. Temel'in kaynanası ölür. Cenaze namazında cemaat Temel'i en ön safta görür. Namaz sonunda Dursun Temel'e:
- Ula Temel sen hani cenaze namazı kılmayi bilmeydun?
Temel ise şöyle der:
- Haçan bu cenaze namazi değildur ki bayram namazidur.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Saridur, öter, kafestedur, bu nedir?
Temel, Dursun'a sormuş;
-Saridur, öter, kafestedur.
Dursun tüm kuş turlarını sıralar..
-Kanarya
-Değildur...
-Saka
-Değildur...
Dursun saymaktan bitap düşer..
-Peki söyle pakayım nedir da...
- Hamsi
-Nasil olur da?
-Hamsiyi sarıya boyarsun, sonra da kafese koyarsun..
-Peki ya ötmesu..
-O da benim kandurmacam daaaa....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Temel senin inekler sigara içiyor mu?
Bir gün Temel kahvede oturuyormuş....Dursun da gelmiş kahveye...Temel'e demişki;
-Temel senin inekler sigara içiyor mu?
-Hayır... demiş Dursun....
Temel biraz da ciddi bir tavırla son sözünü söylemiş...
-O zaman senin ahır yanıyor....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Politikacının burnu niçin bu kadar uzun?
Politikacının biri hergün burnu için estetikçiye gitmektedir. Arkadaşlarından biri sorar;
-Senin burnun çirkin değil ki..Ne diye estetik yaptırıyorsun?
-Ben estetik yaptırmıyorum ki..
-Ne yaptırıyorsun?
-Burnumu kestiriyorum.
-Neden?
-Hergün millete yalan söyledikçe, Pinokyo gibi burnum uzuyor...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Politikacı eşi nasıl bakire kaldı?
Üç koca görmesine rağmen genç kadın hala bakiredir.
Bir arkadaşı merak edip sorar;
-Anlat bakalım nasıl oldu bu iş?
- Nasıl olacak? İlk kocam çok yaşlıydı. Gerdek gecesi beni görünce kalpten gitti. İkinci kocam nonoş çıktı. Üçüncü kocam politikacıydı. Yapacağımız işin ne kadar güzel olacağını vaat etmekten o işi yapmaya sıra gelmedi...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bush, teröristlerin eline düşünce
Amerika'da adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır.
Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve camını açar.
- Ne var, ne olmuş acaba
- Teroristler Bush'u yakaladilar...
-Eğer 1 milyar dolar verilmezse, üstüne benzin döküp yakacaklarmış.
- Haa şimdi anladım bu trafiği...
- Ya işte onun için, herkesten biraz yardım topluyoruz
- İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak
- Valla yaklaşık olarak 5 'er litre...!!
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Papa ile Moiz'in müthiş diyalogu
Yüzyıllar önce Papa bütün Yahudilerin Roma'yı terk etmeleri gerektiğine
karar verir.
Doğal olarak Yahudi toplumundan büyük bir tepki gelir.
Bunun üzerine Papa, Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı dini bir
müzakere yapmalarını önerir. Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa
gidecekler.
Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz'i seçerler.
Ancak Moiz'in Papa ile aynı dili konuşamaması nedeniyle müzakerede konuşmak yerine
sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif ederler.
Papa kabul eder.
Müzakere günü geldiğinde, iki taraf karşılıklı yerlerini alırlar ve
karşılıklı olarak bir süre bakıştıktan sonra Papa elini kaldırarak üç
parmağını gösterir.
Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırır.
Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir.
Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir.
Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkartınca; Moiz de bir elma çıkartır.
Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak: "Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler", der.
Müzakere sonrasında Papa'nın etrafına toplanan kardinaller Papa'ya ne
olduğunu sorduklarında Papa;
- Ben önce 3 parmağımı gösterip Kutsal Üçlüyü işaret ettim. Buna karşılık o
bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek tanrıyı tanıdığını söyledi.
Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek tanrının bizim
etrafımızda olduğunu gösterdiğimde o da oturduğu yeri işaret ederek tanrının
onların durduğu her yerde olduğunu işaret etti. Ben kutsal ekmek ve şarap
çıkartıp tanrının bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek istediğim
zaman da hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı. Adamın her şeye
bir cevabı vardı. Ne yapabilirdim ki?
Tabi aynı sıralarda, Yahudi cemaati de Moiz'in etrafını sarmış ona nasıl
başardığını soruyorlardı. Moiz:
- Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi istedi.
Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra bütün şehrin
Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, hiç bir yere gitmeyip
olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim.
- Sonra ne oldu? diye kalabalık heyecanla sordu.
- Valla, sonrasını ben de pek anlamadım. Adam biraz hiddetlendi ve öğle
yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de benimkini çıkarttım. Hepsi bu!...