Karl MARKS(1818-1883)
Alman sosyalist kuramci ve önder.Düsüncesi felsefe,iktisat,sosyoloji ve siyaset bilimi boyutlarini içerir.Yasamini kapitalizm elestirisine ve
devrimci mucadeleye adami; Friedrich Engels ile birlikte yazdigi Manifest der kommunistisehen Partei (1848; Komilnist Manifesto, 1920/Komilnist Manifesto ve Komilnizmin Ilkeleri, 1991) cagimizin en etkili akimlarindan birine adini ve temel siyasal programini vermis; Das Kapital adli incelemesi bu programin ekonomik temelini olusturrnustur. Kisisel yapitlanyla oldugu kadar Engels ile ortak calismalariyla da temellerini attigi Marksizm, yalnizca bir kuram ya da yontem degil, bütünsel bir dünya görüsünün ifadesi olmustur.
Gencligi ve dusüncesinin olusumu. Yahudi asilli bir ailenin yedi çocugundan biriydi. Avukatlik yapan babasi büyükk olasilikla mesleginde ilerleyebilmek içinn Protestanligi benimsemis, oglunu da alti yasina geldiginde vaftiz ettirmisti. Ortaögrenimini (1830-35) Trier'de tamamlayan Marx, Ekim
1835'te Bonn Universitesi'ne girdi. Orada bir yil beseri bilimler okuduktan sonra, 1836'da Berlin Universitesi'nde hukuk ve felsefe ogrenimine basladi. Berlin'deki en önemli deneyimi Hegel'in felsefesiyle tanismak oldu. Baslangiçta itici buldugu Regelci ögretinin devrimci ögrenci kültürünü derinden etkiledigi bu dönemde , sonunda o da Doktorlar Kulubu olarak bilinen Genc Hegelci çevreye katildi. Grubun baslica sözcüsü olan Bruno Bauer' in universitedeki ilahiyat derslerini iziedi. Bu arada Prusya yönetimi, hizla ateizme yönelen ve siyasal eylem den söz etmeye baslayan Genç Hegelcileri universitelerden uzaklastirmaya girismisti. 1832'de Ludwig Feuerbach'tan sonra, 1839'da Bauer de görevden alindi. Marx'in bu yillardaki en yakin dostu olan Adolph Rutenberg ise, Genç Regelcileri daha köklü bir toplumsal katilima çagiriyordu.
Bu elverislili, çelismelerle dolu ortamda Marx'in siyasal görüsleri liberal demokratliktan baslayip devrimci demokratliktan geçerek sosyal demokratliga ya da komünizme dogru gelidi. Kuramsal planda ise, gününde insanligin bilim, düsünce ve kültür mirasinin üç ana damari sayilabilecek olan Alman felsefesi, Ingiliz siyasal iktisadi ve Fransiz sosyalizmi, önünde pespese açilan ve zamanla yeni bir sentezini ortaya koya cagi alanlar oldu.
Marx, Demokritos ve Epikuros'un felsefelerinin Hegelci çözümlemesine ayirdigi doktora tezini arkadaslarinin önerisi üzerine Jena Universitesi'ne sundu; Nisan 1841'de doktorasi kabul edildi. Gene 1841'de Lud wig Feuerbacli'in Das Wesen des Christen- tunis (Hiristiyanligin Ozü) adli yapitini fel sefede büylük bir olay olarak karsiladi. Feuerbach'in Regel'e yönelttigi maddeci elestiriyi yerinde bularak, bundan böyle felsefe calismalarinda Regel'in diyalektik yöntemiyle Feuerbach'in maddeciligini birlestirmeye yöneldi. Prusya'nin en gelismis sanayi bölgesi olan Köln'de, liberal burjuva muhalefetin yayin organi olarak yayin hayatina yeni atilan gunluk Rheinische Zeitung gazetesine Mayis 1842'de yazi gondermeye basladi. Basin ozgürlügünü ele aldigi ilk makalesinde, ozgurluk konusunda mutlak ve evrensel ahlak ilkelerinden yola cikan soyut idealist bir yaklasim görülüyordu.. 15 Ekini 1842'de gazetenin yayin yönetmeni olan Marx, bu sifatla Mart 1843'e deg-in Rheinische Zeitung'daki basyazilarinda, cok cesitli toplumsal ve ekonomik sorunlara, bu arada yeni sahneye cikan komümzim olgusunada degindi. Tirajini u.·c katina cikardig-i gazetenin, liberal muhalefetin yayin organi olmaktan çikarak, devrimci demokrasinin sözcülügünü üstlenmesini sagladi. Marx'in,
Genc Hegelcilerden gittikçe uzaklasan siyasal görüslerinin gelisiminde ve felsefesinin idealizmden maddecilige yönelmesinde önemli bir asamayi temsil eden gazete, Rusya'nin baskisi üzerine, Mart 1843'te Prusya yönetimince kapatildi.
Haziran 1843'te cocukluk sevgilisi Jenny von Westphalen'le evlenen Marx, Ekim 1843'e degin onun oturdugu Kreuznacb'ta kaldiktan sonra, karisiyla Paris'e gitti. Kreuznacb'ta yazdigi Zur Kritik der Hegelschen Rechtsphilosophie'de (Regel'in Rukuk Felsefesinin Elestirisine Katki) Hegel elestirisini Feuerbach gibi dinden degil, toplunisal iliskilerden yola cikan bir çözümlemeye dayandirdi. Sivil toplumun devlet tarafin dan degil, devletin sivil toplum tarafindan belirlendig sonucuna vardigi bu incelemesi ne sonradan yazdigi ve dini "halkin afyonu" sayan ünül ifadesine yer verdigi giris metni, 1844'te tek sayisini Arnold Ruge'yle birlikte cikardigi Deutsche-Franzo.·sische Jahrbilc her'de (Alman-Fransiz Yilliklari) yayimlandi. Bu derginin amaci Alman ve Fransiz sosyalistlerini birlestirmekti; ama Ruge ilimli, yalnizca aydinlatici nitelikte bir yayindan yanayken, Marx yasamdan ve kitlelerin mücadelesinden kopuk kuramlardan yarar ummuyor, var olan düzenin hiç ödün veril meden elestirilmesim ve kuranisal elestiri ile devrimci uygulamanin birligini savunuyordu . Ayni dergide yayimlanan Zur Juden frage (1844; Yahudi Meselesi, 1968) adli yazisinda da Marx, Bruno Bauer'i Yahudilerin kurtulusu sorununa idealist çerçeve içinde yaklasmakla suçlarken, insanligin kurtulusunun yalnizca dinsel ve siyasal degil, ayni zamanda ekonomik ve toplumsal baskilari da yok etmeyi gerektirdigini öne sürüyor; bu arada, yalnizca "siyasal kurtulus" olarak gördügü burjuva devriminin sinirliligina dikkat çekiyordu.
Ruge'yle arasindaki görüs ayriliklarinin keskinlesmesi, Almanya icinde gizli dagitimin zorluklan ve derginin Isvicreli yayimcilarini desteklerini çekmesi üzerine Deuts che-Franzo.·sische Jahrbilcher'i sürdüremeyen Marx, Paris'te Almanca cikartilan Vor wliris! (Ileri!) adli gazeteye yazi vermeye basladi. Eylül 1844'te yayin kuruluna katildigi bu gazeteye, ayni ay icinde birkac günlügüne Paris'e geldiginde tanisip hemen kaynastigi Engels'in, Heinricli Heine'nin ve Georg Heiwegh'in yazi göndermesini sagladi. Agustos 1844'te Vorwarts!'te yayimlanan bir makalesinde, Silezyali dokumacilarin ayaklanmasini konu aldi; olayi Alman isi sinifinin burjuvaziye karsi ilk önemli eylemi olarak degerlendirdi ve Alman halkinin kurtulusunu gerçeklestirecek tek dinamik ögenin proletarya oldugunu ileri sürdü.
Paris yillarinda artik ekonomik iliskilerin bütün ayrintilariyla incelenmesi gerektigi sonucuna da varan Marx, yasami boyunca ugraqsacagi siyasal iktisat konusunda ilk calismalarina giristi. John Stuart Mill gibi iktisatcilarin temel yetersizliginin, kapitalizmi tarilisel bir gelisme olarak görmemelerinden ve kapitalist iliskileri degismez kabul etmelerinden kaynaklandigini öne sürdü. Paris'te Fransiz ve Alman iscilerinin komünist örgütleriyle temasa geçmisti. Isçilerin düsüncelerini "son derece kaba ve zekidan yoksun" buluyor, ama kisiliklerinden heyecan duyuyordu. Ancak 1932'de, Almanca toplu yapitlari icinde yayimlanabilen Oko nomisch-philosophische Manuskripte aus dem Jahre 1844 (1844 El Yazmalari, 1969) adli, taslak halinde kalmis çalismasinda, ilk kez, üretimin toplumsal süreçteki belirleyici rolüne isaret etti; toplunisal siniflarin maddi temelini özel mülkiyetin ve is bölümünün olusturdugunu vurguladi. Sosyal bilimlerin cesitli dallarina degindigi bu yazmalarinda,
yabancilasma ve yabancilasmis emek gibi bazi temel kavramlarini ortaya atti; özel mülkiyet sisteminin ancak genis kitlelerin devrimci mücadelesiyle ortadan kalkabilecegi sonucuna vardi. Engels'le birlikte ta sarladigi Die heilige Familie oder Kritik der kritischen Kritik'teyse (1845; Kutsal Aile ya da Ele~tirel Ele~tinnin Ele~tin.si, 1976) isçi sinifinin kapitalist toplumdaki konumundan kaynaklanan tarihsel rolünden söz etti. Verimli denemelerle dolu 1844 yilinin son baharinda daha cok Marx tarafindan yazilan Kuisal Aile, Genç Hegelcilerin öznel (subjektif) idealizminin elestirisine ve maddeci tarih görüsünü gelistirme adimlarina ayirmisti.
Brülksel yillari ve 1848 devrimlerindeki rolül: Prusya hüikümetinin girisimleri sonucu Fransa'daki Guizot yönetiminin Vorwarts! gazetesini kapatarak yazarlarinin birçogunu sinir disi etmesi üzerine, Marx Subat 1845'te Brüksel'e gitti ve o yil Prusya vatandasligini reddetti. Brüksel'de, artik yogun bir isbirligi icinde bulundugu Engels'le birlikte, Marksizmin ilk olgun ürünleri sayilabilecek Die deutsche Ideologie'yi (1845- 46; Alman Ideolojisi 1968, 1987) ve calismada gelistirilecek temel önermeleri içeren "The sen jiber Feuerbach"i ("Feuerbach Uzerine Tezler") yazdi. Kasim 1845-Agustos 1846 arasinda yazilan, ama tam metni 1844 El Yazmalari gibi 1932'ye degin yayimlanamayan Alman Jdeolojisi'nin büyük bölümü, cesitli egilimlerdeki Alman sosyalistlerine karsi o günün kosullarini yansitan bir polemik niteligindeydi. Birinci cildin ilk bölüm ise tarilisel maddecilig genel bir giris olarak tasarlanmisti ve calismanin kuramsal özünü içeriyordu. Engels'in deyimiyle, sosyalizmin bir ütopya olmaktan cikarilip bilimisel hale getirildigi yapitta, üretici güçlerin gelismesiyle toplumsal iliskilerin niteliginin de degistigi, bütün tarihsel gelismenin üretici güçler ile üretim iliskileri arasindaki celismeden kaynaklandigi görüsüne ilk kez yer verilmisti.
Tarihsel maddeciligin ilkeleri Alman Jdeo lojisi'nde acikliga kavusturulmus, ama calismayi yayimlama girisimleri sonucsuz kalmis ve metin Marx'in ifadesiyle "farelerin elestirim"ne terk edilmisti. 1847'de yayimlanan Misere de la philosophie'deyse (Felsefenin Sefaleti, 1966, 1979) Marx, bu görüslerini kamuoyu önünde ortaya koyma firsatini buldu. Proudhon'un ekonomik kurum ve iliskilere ahlakci reformcu bir yaklasimi içeren Philosophie de Ia misere (1847; Sefale tin Felsefesi) adli yapitina yanit niteliginde ki bu çalismasiyla, isçi sinifi hareketini gereksinim duydugu bilimsel temele kavusturmayi ve küçük burjuva ideolojisine bagimliliktan kurtarmayi amaçliyordu. 20. yüzyilin ikinci yarisinda, belli bir teknolojik indirgemecilige zemin hazirladigi düsünülecek olan, "El degirmeni size, feodal beylerin oldugu bir toplumu; buhar degirmeni [makinesi] ise, sanayi kapitalistlerinin oldugu bir toplumu verir" bicimindeki yogun özetlemesine gene bu yapitta yer verdi. Ayrica "20 yil emek vererek Kapital'de gelistirdigi" iktisat kuraminin bazi temel önernielerini de, ilk kez Felsefenin Sefale ti'nde yayimladi. Gene 1847'de Engels'le birlikte, Londra'da göçmen Alman zanaatcilarin kurmus oldugu Dogrular Birligi adli gizli dernege katildi. Marx, onlarin üye olmasi üzerine Komünistler Birligi adini alan orgütün programini hazirlamakla görevlendirildi. Birligin ikinci kongresinin ardindan, Aralik 1847'de Londra'da Engels'le üzerinde calismaya basladigi Komilnist Manifesto'yu Ocak 1848'de Brüksel'de tamamladi. Temelde Marx'in kaleminden cikan Manifesto, Londra'daki komünistler tarafindan hemen benimsendi.
KARL MARKS'IN MEZARI BASINDA YAPILAN KONUSMANIN TAM METNI
14 Mart günü, ögleden sonra üçe çeyrek kala, yasayan düsünürlerin en büyügü artik düsünmez oldu. Ancak iki dakika yalniz biraktiktan sonra, odaya girince, onu koltugunda rahat rahat, ama sonsuzluga dek, uyumus bulduk.
Avrupa ve Amerika militan proletaryasinin bu adamda yitirmis bulundugu sey, tarihsel bilimin bu adamda yitirmis bulundugu sey, ölçülemez. Bu devin ölümü ile birakilan bosluk, kendini duyumsatmakta gecikmeyecek.
;Nasil ki Darwin organik doganin gelisme yasasini bulduysa, Marx da insan tarihinin gelisme yasasini, yani insanlarin, siyaset, bilim, sanat, din, vb. ile ugrasabilmelerinden önce, ilkin yemeleri, içmeleri, barinmalari ve giyinmeleri gerektigi; bunun sonucu, maddi ilksel yasama araçlarinin üretimi ve, böylece, bir halk ya da bir dönemin her iktisadi gelisme derecesinin, devlet kurumlarinin, hukuksal görüslerin, sanatin ve hatta sözkonusu insanlarin dinsel fikirlerinin üzerinde gelismis bulunduklari temeli olusturduklari ve, buna göre, bütün bunlarin simdiye degin yapildigi gibi degil, ama tersine, bu temele dayanarak açiklamak gerektigi yolundaki, daha önce ideolojik bir saçmaliklar yigini altinda üstü örtülmüs bulunan o temel olguyu buldu.
Ama hepsi bu degil. Marx günümüz kapitalist üretim tarzi ile onun sonucu olan burjuva toplumun özel hareket yasasini da buldu. Arti-degerin bulunmasi, sonunda, bu konuyu aydinlatti; oysa, burjuva iktisatçilarin oldugu kadar sosyalist elestiricilerin de daha önceki bütün arastirmalari, karanliklar içinde yitip gitmislerdi.
Bu türlü iki bulgu koca bir yasam için yeterdi. Kendisine böyle bir tek bulus yapma nasip olana ne mutlu! Ama Marx arastirmada bulundugu her alanda (bu alanlann sayisi çoktur ve bir teki bile yüzeysel irdelemelerin konusu olmamistir), hatte matematik alaninda bile, özgün buluslar yapti.
;Bilim adami olarak, buydu. Ama onun etkinliginde asil önemli olan, hiç de bu degildi. Marx için bilim, tarihi etkinlige geçiren bir güç, devrimci bir güçtü. Pratik uygulamasinin düsünülmesi belki de olanaksiz olan herhangi bir teorik bilimdeki bir bulgudan duyabilecegi sevinç ne denli katiksiz olursa olsun, sanayi için, ya da genel olarak tarihsel gelisme için dogrudan dogruya devrimci bir önem tasiyan bir bulgu sözkonusu oldugu zaman duydugu sevinç bambaskaydi. Böylece Marx, elektrik alanindaki bulgularin gelismesini ve, daha su son günlerde, Marcel Deprez'in çalismalarini çok dikkatli bir biçimde izliyordu.
Çünkü Marx, her seyden önce bir devrimciydi. Kapitalist toplum ile onun yaratmis bulundugu devlet kurumlarinin yikilmasina su ya da bu biçimde katkida bulunmak, kendi öz durumunun ve gereksinmelerinin bilincini, kendi kurtulus kosullarinin bilincini kendisine ilk onun vermis bulundugu modern proletaryanin kurtulusuna yardimda bulunmak, onun gerçek yönelimi iste buydu. Savasim onun en sevdigi alandi. Ender görülür bir tutku, bir direngenlik ve bir basari ile savasti o. 1842'de birinci Rheinische Zeitung'a, 1844'te Paris'teki Worwärts'a, 1847'de Brüksel'deki Deutsche-Brüsseler-Zeitung'a, 1848-1849'da Neue Rheinische Zeitung'a 1852'den 1861'e degin New York Tribune'e katki, ayrica, bir sürü kavga brosürünün yayinlanmasi, tüm yapitinin dorugu olan büyük Uluslararasi Emekçiler Derneginin kurulusuna degin Paris, Brüksel ve Londra'da çalisma, iste, eger baska hiçbir sey yapmasaydi bile, yapicisinin gurur duyabilecegi sonuçlar.
Marx, iste bu yüzden zamaninin en sevilmeyen ve en çok karaçalinan adami oldu. Mutlakiyetçi oldugu kadar cumhuriyetçi hükümetler de kovdular onu; tutucu burjuvalar ile asiri demokratlar onu karaçalma ve kargislara bogmakta birbirleri ile yarisiyorlardi. O bütün bunlari, hiç aldirmaksizin, örümcek aglari gibi yolunun disina atiyor ve ancak çok zorunlu durumlarda yanitliyordu. Sibirya madenlerinden Kaliforniya'ya degin, Avrupa ve Amerika'nin her yanina dagilmis, tüm dünyanin milyonlarca devrimci militani tarafindan ululanmis, sevilmis ve aklanmis olarak öldü o. Ve ben çekinmeden söyleyebilirim ki, onun birçok karsi-düsüncede olan hasmi olabilirdi, ama kisisel düsmani pek o kadar yoktu.
Adi yüzyillar boyunca yasayacak, yapiti da!