avrupali_ Banned!!!
Mesaj Sayısı : 3255 Yaş : 34 Bu Kullanıcının Özlü Sözü : nEr3Ykadar Kayıt tarihi : 03/12/07
| Konu: hepsini okuyabilene Cuma Ara. 07, 2007 5:01 pm | |
| Başkanlar ABD Başkanı Bill Clinton, İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, bir gün, bir toplantıda bir araya gelmişler. Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce Clinton'a sormuşlar: "ABD'de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz?" Cevap vermiş Clinton: "Valla ben, 2 bin dolar veririm. Bin doları ile geçinirler... Geri kalan bin doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam!" Gazeteci, aynı soruyu Blair'e de sormuş... O da cevap vermiş: "Ben, memuruma 3 bin sterlin veririm. Geçinmesi için 2 bin sterlin yeterli. Artan bin sterlini ne yapar, nerede harcarlar, beni hiç ilgilendirmez!" Her ikisinden bu cevapları alan gazeteci, bu defa da Ecevit'e sormuş aynı soruyu: "Türkiye'de bir memurun geçim standardı nedir? Kaç para ile geçinebilirler? Siz kaç para veriyorsunuz?" Ecevit ne dese beğenirsiniz? "Valla, Türkiye'de bir memurun geçinebilmesi için en az 300 milyon lira lâzım. Ama ben 150 milyon lira veriyorum!.. Geri kalan 150 milyonu nereden bulurlar, nasıl geçinirler beni hiç ilgilendirmiyor!" İki ihtimal 2. Dunya Savasinda 2 yahudi Almanlara esir olmustur.Bunlardan biri digerine kendilerine ne yapacaklarini sorar.O da baslar anlatmaya " 2 ihtimal var ya bizi oldururler yada esir kampina yollarlar. Oldururseler sorun yok, kampa gidersek 2 ihtimal var ya kursuna diziliriz ya da gaz odasinda olduruluruz. Kursuna dizilirsek sorun yok, gaz odasina gidersek 2 ihtimal var bizden ya sabun yaparlar yada kagit. Sabun yaparlarsa sorun yok kagit yaparsalar 2 ihtimal var ya gazete kagidi oluruz yada tuvalet kagidi. Gazete kagidi olursak sorun yok tuvalet kagidi olursak iste o zaman boku yedik". Ajan Amerika ile eski SSCB arasindaki soguk savasin en hareketli yillari... Amerika, Rusya'dan istihbarat almak icin oraya bir gizli ajan gondermeye karar veriyor. Ajan icin yuzlerce aday arasindan en iyi ozelliklere sahip bir tanesi seciliyor. Ajan yapilan tum testlerden mukemmel sonuclar aliyor, Ruscasi mukemmel, hatta yerel şiveleri dahi cok iyi derecede konusabiliyor, her turlu silahi basariyla kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olaganustu... Secilen ajan haftalar suren cok zorlu egitimlere tabi tutuluyor ve goreve hazirlaniyor. En sonunda gorev zamani geliyor ve ajan, Rus Hava sahasina gece gizlice giren kucuk bir ucaktan parasutle atlayarak gorevin oldugu sehire yakin koylerden birinin civarina birakiliyor. Yere basariyla ve sessizce inen ajan parasut ve yanindaki diger donanimi kamufle ediyor ve yaninda getirdigi yerel giysileri giyerek civar koye dogru yola cikiyor. Sabaha karsi havanin aydinlanmasiyla koye yaklasan ajan, tarlasina gitmek icin yola cikan bir koyluye rastliyor ve ona yanasarak yerel aksanla ve mukemmel bir rusca ile gidecegi sehre nasil vasita bulabilecegini soruyor. Koylü cevap veriyor: - Amerikali misin? şoka giren ve hayretler icinde kalan ajan cevap veriyor: - Onu da nereden cikardin? Koylunun cevabi: - Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da!
Boyacı Laz Laza karayollarını boyama işi vermişler. Laz başlamış çalışmaya. İlk gün tam 200 metre boyamış. İkinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artık dördüncü gün 10 metre boyayınca amiri Lazı çağırmış: - Hayırdır evladım iyi çalışıyordun ? - Ben yine iyi çalışıyorum - İyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamışsın. - E... haliyle. İlk günlerde boya kovasına gidip gelmek kolaydı, sonraları çok vakit almaya basladı.
Bizim ev Temel evlenemiş.Kızın babasının evine ziyarete gitmişler.Gece Fadime sevişmek istememiş. -Neden kaçaysun, diye sormuş Temel. -Ha pura pabamın evii, demiş Fadime. -Purası pabanın evi de, pizim ev çerhane midur El işareti Bir gün temel bir minibüse durması için işaret etmiş adam ellerini havaya kaldırarak ve tüm parmaklarını oynatarak çok kalabalık demiş. Temelde baş parmağını işaret ve orta parmağının arsına sokmuş. Şoför kızmış ve aşağı inmiş -Sen ne kadar terbiyesiz adamsın demiş. Temel "asıl sen ne kadar terbiyesizsin bana böle böyle yaptın" demiş Şoför "ben sana kalabalık" dedim diye yanıt vermiş. Bunun üzerine temel -"e bende beni araya sıkıştırırsın diyordum" Siyah ve Beyaz Temel ile İdris bir gün 2 tane at almışlar. Ancak bir tane ahırları varmış iki atı da aynı ahıra koymuşlar. Temel demiş ki: - yaw İdrus, biz ha punlari kariştiriruk. Pen penumkinin yelesini kesayum daa - Ha çan temamdur, diyor İdris. Aradan bir iki gün geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el koyup, - Ulu uşağum baksana daa. İkusinin de yeleleri kesuktur. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum, haçan sen kesmeyesun. Temel kendi atının kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor: - Uşağum İdrus cel piz şöle yapalum. Siyah olanı sen al beyazı ben.
Süper Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzin deposunu açmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini g ören pompacı "-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptığın normal mi?". Temel "yooo Süper."
Avcı Temel Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen Vururlar. Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın yere ayı ini", Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar. Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde: Dört avcı tren altında can verdi...
Matematik Trabzonlu Temel Ağa'nın sevgili torunu Eda'ya verilen ödev ile başı derttedir...Eskişehir'e göç eden "teğerli arkadaşu" Niyazi'ye başına gelenleri yazar: Niyazicuğum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da ağlay. Zaten dertlerini hep bağa açar.Dedi ki; "habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Yarin öğretmen beni dövecek." Dedum ki; "Ağlama uşağum, bunun içun öğretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk." Ne mümkün Niyazi kardaşum: Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmislar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermis. Tiren da bi yerde durmiş, 20 dakka su almiş. Otobos saatte 60 kilometro gidiymiş. Tiren 5 saat sonra gideceği yere varmiş. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmiş. Ograstum yapamadum. Uşak ağlay. Derken bubasi geldi. O da çözemedi. Diyrum oğa ki, "damat, senun taniduğun tahsilli bi otobos şofori var ise oğa soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben uşağı şoforler cemiyetine götüreyum. Onlar ,arasinda belki tirenle yaris etmis bi sofor vardur da bize nasihat verur." Ha, biz bi yandan da uşağa tireni tarif ediyruk. Tiren görmemis ki... Ne anasi görmis, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardasum, o gece çok kızdum. Diyeceksun ki niye? Uşak daha incir ağacından duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduğuni sanay. Biz gelduk araba yariştiriyruk.Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eğer varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler saga otobosun ineceği zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun? Uşacuklarda şarkı yok, türki yok, oyun yok; dayamis matamatigi. Ayuptur...
Laz olduğun için Temel ilkokulun 1.sınıfına başlar,ilk gun koşa koşa eve gelir ve annesine Anne anne! öğretmen bugün okulda sayıları oğretti, herkes 9'a kadar sayabildi ben tam 14'e kadar saydım , laz olduğum için mi ? Annesi: Evet yavrum laz oldugun için. Temel cok sevinir, 2.gun okula gider ve yine koşa koşa gelir ve annesine Anne anne! öğretmen okulda alfabeyi öğretti, herkes d'ye kadar öğrendi ben h'ye kadar öğrendim laz olduğum için mi? der Annesi: Evet yavrum laz olduğun için. Temel artık yerinde duramaz ertesi gun okuldan acayip mutlu bir şekilde gelir ve annesine Anne anne bugun okuldaki arkadaslarımla boylarımızı karşılaştırdık,herkesinki 80-90 cm benimki 160 cm laz olduğum icin mi? der Annesi: Hayir yavrum onlar 6 yaşında sen ise 16 yaşında olduğun için.
Öksürük Temel ile Dursun doktora gitmişler. Dursun öksürüyor, Temel ise kabız imiş. Doktor bunlara birer şurup vermiş fakat şişeler karışmış.Doktor bir hafta sonra kontrole gelmelerini istemiş. Bir hafta sonra Dursun doktora gitmiş. Doktor "nasıl oldun, öksürüğün geçti mi?" diye sormuş. Dursun ise "Toktor pey haçan cesaret edup te öksüremeyrum" demiş
Temel'e Mercedes Lazım Bizim Temel ile Cemal bir gun luks bir otelin lobisinde harika bir hatun gorurler.Temel der ki, 'Ula Cemal, gidip bi bakayim, bu kadindan is cikar mi?' Temel yaklasir kadina, sorar : - 'Benimle bi yemek yemek ister misiniz ?' - 'Bahse girerim su kapidaki Mercedes sizin degil' - 'Degildir' - 'Soyle iyi durumda bir banka hesabiniz da yoktur sanirim' - 'Yoktur' - 'Karadeniz kiyilarinda soyle iki katli bir ciftlik eviniz de yoktur heralde' - 'Yoktur' - 'Hadi o zaman cek arabani!' Temel boynu bukuk doner Cemal'in yanina : - 'Ula Cemal, benim Limuzini sana versem Mersedesini bana verirsin?' - 'Veririm Temel'im' - 'Bi telefon etsem kendi bankamda bana hesap acarlar mi ?' - 'Acarlar Temel'im' - 'Tamam o da kolay da, heralde bizim peder ucuncu kati yikmama izin vermez'
Burasi Amerika Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu,da!" Dursun hafifçe gülmüs. "Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!" Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" Dursun gene hafifçe gülmüs. "Temelim burasy Amerika! Burada herbirsey büyük!" Neyse, aksam olmus, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye baaarmis. "ammabüyük masa, da!" Dursun'un sesi gelmis "Temelim burasi Amerika! Bura da herbirsey büyük!" Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmis. Dursun: "Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapi" diye tarif etmis. Temel alt kata inmis ama sol yerine sagdan üçüncü kapiya girmis. Orasi evin havuzunun oldugu yermis.Heryer karanlik oldugu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düsmüs. Can havliyle bağırmaya baslamis: "Sifonu çekmeyiiin!!Sifonu çekmeyiiin!"
Temel fotografcıda Temel bir gün fotoğrafını çektirmek istemiş. Fotoğrafçıya; - Ben fotograf çektirmek istiyorum. Lakin vesikalık olmayacak. Fotoğrafçı; - Olur efendim. 24 çarpı 32'ye ne dersiniz? Temel; -432 eder de, haçan punin konimuzlan ne alakasi vardur? Pilot
Tecavüz Kadinin birinin arabasi otobanin ortasinda bozulmus. Kadin arabasini kenara çekmis ve yardim bulabilmek amaciyla otobanin kenarinda yürümeye baslamis. Bu sirada yanina yaklasan kötü niyetli bir adam kadina tecavüz etmeye kalkmis. Kadin kendini korumak için çantasina uzanmis ve eline aldigi biçak ile adamin cinsel uzvunu hizla kesmis. Kadin kestigi bu parçayi hizla uzaklara firlatarak oradan kaçmis. Tam bu sirada Idris ile Temel otoyolda otomobilleri ile yol almaktadirlar. Adamin seyi gelir ve bizimkilerin camina çarparak seker. Bunun üzerine Temel Idris'e dönerek : Uy ula idris sinekteki mala bak usagum ...
Noşut Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş. İngiliz ben bugün 1 gergedan vurdum demiş. Fransız ben de 1 aslan vurdum demiş. Temel de ben de 1 noşut vurdum demiş. İngilizle Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar. Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz ben 2 kaplan vurdum demiş.Fransız ben de 1 fil vurdum demiş. Temel ben 4 noşut vurdum demiş.İngiliz dayanamamış sormuş: "Kusura bakma ama noşut nasıl birşeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım." Temel de "Ben de ilk defa burda gördüm. Kara kara birşeyler insana benziyorlar. ellerini kaldırıp noşut noşut diye bağırıyorlar demiş.
En son tarafından C.tesi Ara. 08, 2007 12:28 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
EzGii Yaratıcı Üye
Mesaj Sayısı : 173 Yaş : 32 Yer : mudaNya İş / Hobiler : öğrenciyim galiba Ruh Haliniz : deLii Bu Kullanıcının Özlü Sözü : Lütfen Doldurunuz Kayıt tarihi : 02/12/07
| Konu: Geri: hepsini okuyabilene Cuma Ara. 07, 2007 7:59 pm | |
| | |
|
992 Admin
Mesaj Sayısı : 239 Yaş : 33 Yer : Bursa İş / Hobiler : Bilgisayar Ruh Haliniz : Bilgisayar Bu Kullanıcının Özlü Sözü : Lütfen Doldurunuz Kayıt tarihi : 02/12/07
| Konu: Geri: hepsini okuyabilene Cuma Ara. 07, 2007 9:54 pm | |
| ersin bizim sitede replı sistem yok:D | |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: hepsini okuyabilene C.tesi Ara. 08, 2007 1:41 am | |
| waLLa bilmiom okuyabilirdim ben neler okumuş adamım neler "gördüm geçirdim" :D :D :D :D rapli sistemi başka şekilde yaparız yani bole beleş bi site acarız sora içine veriris vB :) oLmasmı ümit 3r5!n?? uzhuahuah |
|
avrupali_ Banned!!!
Mesaj Sayısı : 3255 Yaş : 34 Bu Kullanıcının Özlü Sözü : nEr3Ykadar Kayıt tarihi : 03/12/07
| Konu: Geri: hepsini okuyabilene C.tesi Ara. 08, 2007 12:28 pm | |
| | |
|