Elde bulunan bunca esere ve bilgiye rağmen, eski Mısır'ın gizemi bir türlü çözülemiyor. M.ö. 3000 ve daha öncesine kadar giden bu uygarlığın, 20. yüzyılın düzeyini bile aşıyor olması oldukça düşündürücüdür
Gizemi çözülemeyen uygarlıklar arasında eski Mısır'ın çok özel bir yeri var. Koskocaman piramitler, mezarlar, hazineler, anıtlar, mumyalar, yazıtlar ve yığınlarca bilgi, asırlardan beri didik didik ediliyor... Fakat yine de gizemi çözülemiyor...
Sanki burada her şey bir sır. Yoksa insan aklı, Mısır'ın gizemini çözecek düzeye gelmedi mi?.. Bu uygarlığın yaratıcıları kimlerdi?.. Onlar insan değil miydi?
Tanrılar neden insan gibi?..
Eski Mısır kültüründe Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta olduğu gibi tek ve ulaşılmaz bir Tanrı yoktu. Değişik görevlerde birçok Tanrı vardı. Bu Tanrılar toplumsal ve siyasal yaşamı belirliyorlardı.
Onların en büyük özelliği insan biçiminde veya insana çok benzeyen biçimlerde olmalarıydı. Bunun yanında onların insanlar gibi yemek yedikleri, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları ve kavga ettikleri anlatılır...
Gerçekte böyle Tanrılar yoksa. Mısırlılar onları nasıl ve niye uydurmuş olsunlar?
Eğer böyle her şeye yön veren varlıklar varsa, onlar kimlerdi? Onların üstünlükleri nereden geliyordu?
Akla hemen bazı bilim adamlarının ortaya attıkları tezler geliyor. Eski Mısır'ın çözülemeyen gizeminin ardında, bir başka gezegenden gelmiş akıllı varlıklar yatıyor olmasın!..
ölümden sonra hayat
Eski Mısırlılar, yaşamın ölümle bitmediğini kabul ederlerdi. Bu,onlarda bir inanç meselesi değildi. Sanki, onlar yaşamın ölümle bitmediğini biliyorlardı (!).. Onlara göre, ölen bir insanın ruhu öteki dünyaya gidiyordu. Orada bir tören düzenleniyor, bu törende ölenin kalbi tartılıyordu.
Bu tören sırasında Yeraltı Tanrısı Anubis elinde bir terazi tutardı. Ölünün kalbi bu terazinin kefelerinden birine konurdu. Öteki kefede de adaleti ve doğruluğu ölçebilecek bir tüy bulunurdu. Eğer ölü adil ve dürüst bir yaşam sürmüşse kefeler dengelenirdi...
Mısırlıların ölüm Kitaptarı'ndan birinden Anhal papirüsü. Anhal'nın ruhunun tartıldığını göstermektedir. Doğruluk ve adalet bir tüyle belirtilmiştir. Horus, Anubis ve Thoth (yarısı kırçıl balıkçıl, yarısı maymun biçiminde) bu tartı sahnesine katılmışlardır
Tarot iskambil kâğıtlarından "büyücü." Frieda Harris tarafından Aleister Crowley için çizilmiştir (altta).
Eğer kalp, tartıda eksik gelirse, yemesi için Amemt adlı canavara verilirdi. Bütün bu olan biteni Tanrıların Kâtibi(!) Thoth, kayda geçirirdi! Bu Thoth kimdi? Bütün bunlar rahiplerin uydurduğu masallar mıydı? Yoksa bir türlü ortaya çıkarılamayan gerçeklere mi dayanıyordu?..
Thoth'un kitabı
Eski Mısır'ın gizemini çözmek isteyen herkesin karşısına çok ünlü bir kitap çıkar. Bu kitabın adı Thoth'un Kitabı'dır. Tanrıların Kâtibi Thoth'un, ölen insanların yargılanma törenlerinden, ölümden sonraki hayata, evrenin sırlarına kadar her şeyi bu kitapta yazmış olduğu kabul ediliyordu.
Bu kitap nerededir? Eski Mısır'ın gizemini ortaya çıkarmak isteyen ünlü İngiliz büyücü Aleister Crowley kendisinin Tanrılarla iletişim kurduğunu ileri sürdü. Thoth'un Kitabı adıyla bir kitap yazdı. Eski Mısır'ın gizemlerini anlattı. Tarot denen iskambil kâğıtlarıyla açılan ünlü falı da bu kitapta yorumladı.
Tarot falı
Belki de insanlığı en çok meşgul eden fal eski Mısır'dan kalan Tarot falı oldu. Çünkü bu fal sıradan bir fal değildi. 1781'de Antoine Court de Cebelin adında bir bilim adamı Mısır'ın gizli öğretilerinin Tarot falının kâğıtlarının yirmi ikisinde bulunduğunu ileri sürdü. Ona göre diğer kâğıtlar sonradan bilerek değiştirilmişti. Çünkü gizli öğretinin, bilmeyen kişilerin eline geçmesi ve onlar tarafından kötüye kullanılması istenmiyordu
Osiris heykeli. Asasıyla döveni, Mısır'da tan mı başlattığını
simgelemektedir. Asa ve döven bugün de doğaötesi gizemlerle uğraşan kimselerin simgesidir (Üstte).
Horus'u emziren isis. 'Meryem Ana ve Çocuk dirilişte önemli bir rol oynamıştır. Osiris inancından kaynaklanır
Piramitler ve hiyeroglif yazı
Eski Mısır denince herkesin aklına koskocaman piramitler gelir. Bunların yapılışlarında harcanan güç ve kullanılan teknik 20. yüzyılın teknolojisiyle bile açıklanamamaktadır. Ayrıca çok sayıda mezar ve tapınak, zaten var olan gizemi daha da artırır.
Eski Mısır'ın bir de kendine özgü yazısı vardı. "Hiyeroglif adı verilen bu yazı basit bir alfabe değildi. Harflerin yerine resimlerle ifade edilirdi. Örneğin, güneş yazmak için ortasına bir nokta konan bir daire çizilirdi.
Hiyeroglif yazısı 20 yıllık bir uğraşıdan sonra çözüldü. Fakat eski Mısırlıların neden böyle bir yazı kullandıkları anlaşılamadı. Bu kadar gelişmiş bir uygarlıkta, daha kolay anlaşılabilen bir yazı kullanılabilirdi. Bu yazının aslında çok kolay ve anlaşılabilir olduğunu, gezegenler arası iletişimde kullanılabileceğini ileri sürenler de oldu
Büyüleyici mumyalar
Eski Mısır'ın bugünün insanlarını hâlâ bu derece etkilemesinin bir başka nedeni de mumyalardır. Her yıl hiç eksilmeden, bütün dünyadan çok sayıda turist Mısır'a gelir ve merakla, ortaya çıkarılmış mumyalara bakarlar... 19. yy'da bazı mumyaların açılması sırasında birbirlerini ezenler oldu.
Ortaçağın Arap doktorları mumyanın birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiler. Bu, Avrupa'ya da bir anda yayıldı. Fakat eski Mısırlıların ölülerini böyle üstün bir teknikle ve çok büyük özen göstererek niye mumyaladıkları anlaşılamadı
Güneş Tanrısı Ra kayığında. Şahin biçiminde gösterilen başından, Horus'la nasıl eş tutulmuş olduğu görülmektedir (üstde).
Thoueris (Ta-urt). Doğum Tanrıçası. Çoğunlukla arka ayaklan üzerinde doğrulmuş bir suaygırı olarak gösterilir
Sıra Avrupalılarda
Mumyacılığın nasıl ortaya çıktığını araştıran herkesin karşısına Tann Osiris çıkar.
Osiris, eski Mısır'ın ünlü bereket ve yeniden dirilme Tanrısıdır. Tanrıça isis ile evlendikten sonra Horus isimli bir oğlu dünyaya geldi.
Ardından kardeşi Seth'in karısıNephthys'i sevdi. Ondan da Anubis adında bir oğlu oldu.
Bunun üzerine iki kardeş arasında çok şiddetli bir kavga çıktı. Seth Osiris'i öldürdü. Onun bütün parçalarını Mısır'a dağıttı. Bu hikâyede buraya kadar her şey normaldir. Fakat daha sonra Osiris'in karısı tsis ortaya çıkar ve kocasının parçalarını bir araya getirir. Onu mumyalar ve hayata döndürür
Yeryüzü Tanrısı Geb ile gökyüzü Tanrısı Nut'un birleşmesi. Bu birleşmeden Osiris, İsis, Seth ve Nephthys doğmuştur
İşte mumyacılığın kökeninde yatan hikâye budur. İsis kimdi? Hayali bir Tanrı mı, yoksa üstün bir varlıktan gelen insanüstü bir yaratık mı? Kocasını nasıl hayata döndürdüğü bilinmiyor.
Acaba o zamanlar parçalanan bir insanın vücudunu bir araya getiren üstün bir tıp tekniği mi vardı?.. Mumyalama, yani ölü bir bedenin tekrar hayata dönmesi için ilaçlama o zamanlar için gerçekten mümkün müydü? Hemen bütün dinlerde ölümden sonra hayatın devam ettiği kabul edilir. Fakat ölenin bedenini korumak, tekrar dünyaya gelmeye hazır tutmak bir tek eski Mısır'da vardır.
Acaba bu nereden geliyordu?
Mumyacılığın kökeni
Mısır'ın açıklanamayan bir gize.mler ülkesi olarak düşünülmesi oldukça eskidir. Burayı ilk inceleyenler eski Yunanlılardır. Daha sonra bu gizemi çözme işini Romalılar devraldılar. Onları da Araplar izledi.
Özellikle Araplar, eski Mısır'la ilgili öyle etkin bilgiler derlediler ki, eski Mısır'ın gizeminin çözülmesi şöyle dursun, daha da anlaşılmaz hale geldi. Mısırlıların hem geçmişin hem de geleceğin bilgisini bildiklerini ilk ortaya atan Araplardır...
Herkes Mısır'ı araştırıyor
Avrupalıların Mısır'la yaygın olarak ilgilenmeleri ise, 18. yy'da oldu. Mısır'a ilişkin birçok bilgi, burayı inceleyen seyyahlar, arkeologlar ve bilim adamlarınca âdeta Avrupa ülkelerine akmaya başladı.
Fransız yazar Jean Terrasson Yunanlılardan ve Romalılardan kalmış Mısır'ı anlatan yazıları topladı. Bunları Set hoş'un Yaşamı adlı kitabında bir araya getirdi.
Londralı Operatör Thomas Greenhil, Mumyalama Sanatı adıyla, bir kitap yazdı. Kuzey İngiltere'deki pamuk değirmenleri Mısır'ın etkisi altında yapıldı. Tüm Avrupa' da doğaötesi güçlerden yararlandıklarını iddia eden büyücüler, eski Mısırlılardan elde edilen bilgilerle eldeki bilgileri birleştirdiler...
Mesajların amacı
Eski Mısır uygarlığını anlama çabalan bugün de sürmektedir. Elde edilen bilgiler çoğaldıkça araştırmacıların işi daha da zorlaştı. Bir yandan kazılar yapılıyor. Bir yandan eski kazılar yeniden değerlendiriliyor. Arkeologların ve bilim adamlarının ortaya koydukları bilgiler birleştiriliyor.
Yine de işin özü açığa çıkmış değil. Belki de bugünün insanı eski Mısır'ın gizemini, çözemeyecek... Belki de bu gizem insanın şöyle elini uzatıp da yakalayacağı bir yerdedir... Kim bilir?..
Mısırlıları araç olarak kullanıp binlerce yıl sonrasına mesaj bırakanlar, bizim bu mesajları anlamamız için biraz daha bekleyeceğe benziyorlar
Mısır piramitleri 4000 yıldır sessiz ve dimdik duruyorlar. Bu dev yapıtların nasıl ve niye yapıldıkları ortaya çıkarılamıyor. içlerinde bir sır sakladıkları belli... Ama bu sırrın ne olduğu bütün araştırmalara rağmen gün ışığına çıkarılamadı
Eski Mısır uygarlığını inceleyen pek çok bilim adamı, bir piramidin inşa bloklarını kaldırmanın en muhtemel yolunun, tarihi yapı etrafında yavaş yavaş dönen bir çamur tuğlası rampası olduğu konusunda hemfikirdir. Bu, daha çok Firavun Diyozer'inkl gibi bir basamaklı piramit ortaya çıkaracaktır! Daha sonra, işi bitirmek için ilave bloklar, rampanın tepesine çekilebilecek ve rampa yavaş yavaş söküldükçe, bloklar yerlerine koyulabilecektir
Piramitler eski Misir uygarlığının sembolleridirler. Bu uygarlığın gücünü temsil ederler. Fakat bu gücün nereden geldiği bir türlü anlaşılamaz...
Mısır'ın bomboş çöllerinde sakince beklerler. Gökyüzüne doğru sanki bir şeyleri işaret ederler. Görünüşte biçimleri basittir. Herkes onların yapılarının kolayca anlaşılacağını zanneder. Oysa aldatıcı, esrarengiz ve karmaşıktırlar...
Zaman unutuluyor...
Dünyanın başka yerlerinde de piramitler vardır, ama Mısır'dakiler farklıdır. Onların, başta gelen ilk özellikleri büyüklükleridir. Öyle ki, bu büyüklük, piramidin yanına giden herkeste bir heyecan uyandırır.
Sanki o anda yaşam durur. Herşey anlamsızlasın Dünya, insana, taştan ve gökyüzünden ibaretmiş gibi gelir...
Bir piramidin içine giren ise bambaşka duygular yaşar. Bir kere, burada zaman unutulur. Bu, çok olmuştur.
Piramitlerin içinde dolaşanlara o günün tarihi sorulduğunda çoğu kez doğru cevap alınamamıştır. Piramidin içinde yaşanan duygular da çeşitlidir.
İnsanın içine birden bir sıkıntı düşer. Bunu korku, merak ve heyecan izler. Bazen bir anlık ferahlama duyulur...
Neden yaptılar?..
Eski Mısırlıların piramitleri neden yaptıkları hakkında birtakım düşünceler ortaya atıldı. Ama gerçek neden bir türlü bulunamadı.
Piramitlerin nasıl yapıldıkları hakkında da birbirinden değişik, çok sayıda teori vardır. Fakat hiç kimse, kesin bir inşa planını bugüne kadar ele geçiremedi
ilk kez taş kullanıyorlar
M.Ö. 2650 yıllarında Mısır'da 3. sülale iş başındaydı. Firavun Diyozer, Sakkara kenti yakınlarında ünlü Basamaklı Piramit'i yaptırdı.
O çağda Mısır'ın başkenti, bugünkü Kahire'nin biraz güneyinde kalan Memfis kentiydi. Basamaklı Piramit bu kentten görünürdü. Menfis'te oturanlar yüksekliği 60 m'yi bulan bu dev yapıtı hayranlıkla seyrederlerdi. bulan bu dev yapıyı hayranlıkla seyrederlerdi.
Bu piramit, ölmüş firavunların anısına dikilmişti. Mısır mimarisinin ilk taş yapı denemesidir. Daha önceki mezarlar hep kerpicten yapılırdı.
Yıldızlara uzanan merdiven mi?
Basamaklı Pirumit'in yapımı, toprağın 30 m kazılması ile başladı. Buraya taştan tek katlı bir mezar odası yerleştirildi.
Başlangıçta toprağın üzerinde sadece bir kat vardı. Sonradan bu katın üzerine basamaklı 3 kat eklediler. Toplam 4 kat oldu. Ardından 2 kat daha eklenince, 6 katlı ünlü Basamaklı Piramit ortaya çıktı. Bu piramidin neden basamaklı olarak yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Kimilerine göre bu basamaklar kayaların taşmmasınm gerektirdiği bir zorunluluktan doğdu. Y.a'ni o zamanki yapı tekniği ile ilgiliydi.
Kimileri ise, basamakların ölü firavunları yıldızlara ulaştıracak merdiveni simgelediğini söylüyorlar
Yaklaşık olarak M.Ö. 2650' de, Sakkara'da Firavun Diyozer'ln mezarının üzerine inşa edilen ilk gerçek piramit, ilk yüksekliği 60 m'den fazla idi (üstte).
Nil boyunca çeşitli mevkilerde, 40 kadar önemli piramide rastlanır. Ancak, Büyük Piramlt'in yerleştirildiği yer özellikle dikkate değer. Eski Mısır'ın doğu ve batı sınırları arasında tam ortada bulunur ve merkezi piramit olarak çizilmiş bir çeyrek daire, Nil deltasının tamamını kapsar (altta).
Büyük piramitler geliyor
M.Ö. 2500-2400 arasında 4. sülale iş başındaydı. Bu sülaleden Firavun Sinofru,Sakkara'nın güneyindeki Dashur bölgesine iki piramit yaptırdı.
Ardından Gize'deki üç ünlü piramit inşa edildi, Keops'un büyük piramidi, onunla hemen hemen aynı boydaki Kcfren ve en küçükleri Mikerinos.
Büyük Piramit, boyutları, içindeki odalarıyla eşsiz bir yapıdır. Yeraltından, geçitlerle diğer iki piramide bağlıdır.
Büyük piramit, aynı zamanda piramit vapımımn doruk noktasıdır İlk yapıldığında 146 metreydi. Tabanı kare biçimindedir. Bu karenin bir kenarının uzunluğu yaklaşık 231 metredir.
Bugünkü uzunluğu 137 metredir. Tepesindeki taşların bir kısmı alınarak ortaçağda Kahire'de bazı yapılarda kullanılmıştır.
Büyük Piramit, tam adıyla söylemek gerekirse, Keops'un Büyük Piramidi bütün zamanların en yüksek piramididir ve aynı zamanda en kusursuzudur.
Firavun Keops törensiz mi gömüldü?
Mısır'da piramitlerin sırrını çözmek isteyen herkes, Keops'un Büyük Piramidi'ni inceler. Sanki bu dev anıtta insanları kendine çeken bir güç vardır.
Büyük Piramit'in yapılma amacı neydi? İlk anda bu yapının bir mezar olduğu akla geliyor. Gerçekten de, şimdi Kral Odası diye adlandırılan bölümde bir lahit bulunmakta. Fakat bu odada bir ölü gömme töreni yapıldığına dair hiçbir belirti yoktur. Eğer Firavun Keops burada yatıyorsa, onu geleneksel ölü gömme töreni yapmadan mı gömdüler?..
Kral Odası'na gitmek için görkemli Büyük Galeri'den geçmek gerekiyor. Buranın uzunluğu 47,5 m, yüksekliği 8,5 m, eni ise 2 m'dir. Belki de Keops ölünce rahipler burada bir tören düzenlemişlerdir. Fakat yinede bir sorunçözülemeden kalıyor. Büyük Galeri'nin başladığı yere ulaşan koridor çok alçaktır. Buradan geçmek isteyen biri, ancak iki büklüm olursa, bu işi başarmaktadır. Koskoca firavunun gömüldüğü odaya neden böyle dar bir koridordon gidiliyor olsun?..
Dünyanın yuvarlak olduğunu biliyorlar mıydı?
Üç büyük piramit neden başka yere değil de Gize'ye yapılmıştı? Bu bölgenin özelliği mi vardı?
Bugün, eski Mısırlıların coğrafya ve evrenle ilgili bilgilerinin çok fazla olduğu biliniyor. Piramitlerin yapıldığı yerlerden yola çıkarak, onların, o zamanlar Dünya'nın yuvarlak olduğunu bildikleri ileri sürülüyor. Aynı zamanda enlem ve boylamların derecelerini hesapladıkları, dolayısıyla Dünya'nın çevresini ölçtükleri kabul ediliyor. Sadece piramitler değil, hemen tüm tapınaklar ve yeni kurulan kentlerin yerleri bu bilgilere göre tayin edilmiş olabilir mi? Yapılan hesaplar bunu doğrulamaktadır
Altın ölçüyü nereden öğrendiler?
Büyük Piramit incelendikçe ortaya çok çarpıcı özellikler çıkmaya devam ediyor.
Yapılan hesaplara göre bu piramidin yüksekliği ile tabanı arasındaki oranı olan 'pi' sayısını veriyor. Bir dairenin çevresinin, o dairenin çapına oranı olan pi sayısını bilmek, ancak ileri derecede bir matematik ve geometri bilmek ile mümkündü
Bundan başka yine Büyük Piramit üzerinde yapılan ölçümler eski Mısırlıların "Altın ölçü"yü de bildiklerini ortaya çıkardı. Altın ölçü, bir yapının, insan gözüne en uygun ve en ahenkli görünüşü olması için bulunmuş bir ölçüydü. Bunu bulan ve uygulayanların Eski Yunanlılar olduğu sanılırdı...