Aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki varlıktan zayıf olanı güç-lü olana benzetme sanatıdır.
“Ahmet aslan gibi güçlüdür.” Cümlesinde güç yönünden zayıf olan Ahmet aslana benzetilmiştir.
Her benzetme bir karşılaştırmadır.Örnek cümlede “Ahmet” ile “aslan” karşılaştırılmıştır.
Aralarında ortak özellik bulunmayan kavramların karşılaştırılması benzetme değildir.Mesela:
“Elma kadar sivri maydanoz ,
Minare gibi ekşi duvar” benzetmeleri standartlara uymaz .Çünkü karşılaştırılan şeyler arasında ortak bir özellik mevcut değildir.”Teşbihte hata olmaz “ sözünü de bu minvalde değerlendirmek gerekir . “Hata ol-maz”dan kasıt teşbihin hata kabul etmeyeceği realitesidir.Yani hatalı teşbih teşbih değildir.
İstisnalık arz etse de bazen kendisine benzetilen taraf güçlü ta-raf değildir: ”Ninemin pamuktan daha yumuşak ellerini öpmeye doyamaz-dım”
BENZETMENİN ÖĞELERİ VE TÜRLERİ
Benzetmede “erkan-ı teşbih” de denilen dört öğe mevcut-tur.Bunlardan benzeyen(müşebbeh) ile kendisine benzetilen(müşebbehün bih) asli ; benzetme yönü(vech-i şebeh) ve benzetme edatı(edat-ıteşbih) yardımcı unsur olarak kabul edilir.
Bu öğelerin var olup olmamasına göre teşbih sanatı çeşitlilik gös-terir.
Canan gül gibi güzeldir. (Ayrıntılı benzetme /Teşbih-i mufassal)
b.yen k.b.tilen b.edatı b.yönü
Canan gül gibidir. (Kısaltılmış benzetme /Muhtasar-Mücmel)
b.yen k.b.tilen b.edatı
Gül Canan güzeldir.(Pekiştirilmiş benzetme /Müekked)
k.b.tilen b.yen b.edatı
Gül Canan bizim şeref misafirimizdir.(Teşbih-i beliğ/Yalın-güzel)
k.b.tilen b.yen
Bütün öğeleri tam olan benzetmeye “ayrıntılı”, benzetme yönü konmamışa “kısaltılmış”, benzetme edatı bulunmayana “pekiştirilmiş” ve nihayet yardımcı öğelerin bulunmadığı sadece temel öğelerle kurulanına da “beliğ” teşbih” diyoruz.
Not: Andırmak, benzer,dönmek,sanki,kadar,örnek,-den ,bigi,meğer ki , gûyâ,tıpkı,misl,misüllü,niteki,sıfat,manend,-veş,-asa,-var, çü, çün, tek,andırır... kelimeleri benzetme edatı kabul edilir.
Örnek cümleler:
Abbas tilki gibi kurnazdır.
Yol yılan gibi kıvrılıyor.
Türkiye güzellikte cennet gibidir.
Taş gibi sert ekmek
Kömür gibi kara gözlerin
Elma gibi tatlı yanakların
Kalem gibi ince parmak
Rüya gibi güzel yaz.
Buz gibi soğuk gazoz
Civa gibi haretketli adam
Süt gibi beyaz badana
Dal gibi ince kız
Yukarıdaki cümleleri benzetmenin dört türüne göre çekimleyiniz .
Sanatlı beyitler ve mısralar
Köhne düşünceler paslanmış çivilere benzer.
İhtiyar adam bir çocuk gibi ağlıyordu.
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.
Kul Mustafa karakolda gezerken/Gülle , kurşun yağmur gibi ya-ğarken
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal
Bir kez Allah dese aşk ile lisan/Dökülür cümle günah misl-i hazan
Karşımda eski evler tarih gibiydi.
Gündüz denizlerde sönerken baktık/Ve çobanlar gibi dallar gibi yaktık
Kız vücudun sarı güller gibi ter/Çık sudan kendini üryan göster
Çini bir kasede bir Çin çayı içmekteydi/Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm/Som mücevher gibi kan kırmızı tırnaklarını
Ârızın âb-ı sâftır gûyâ/Zekan bir habâbdır gûya
Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken/Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz
Ömür çiçek kadar narin
Sandım ki güzelliğin cihanda / Bir saltanatın güzelliğiydi.
Poyrazla söyleşir gibi yaprakların sesin
Rûy-ı zemini tâbi-i fermanı kılmağa/Sultan Selim Han gibi bir şîr-i ner gelir
Neva-yı neydir esen bad cam-ı meydür gül /Çemende eşk ile sahba misal- cu dökülür
Yarin ki her tebessümü dağ üstü bağ olur/Destinde cam-ı neşve semavi çerağ olur.
Hizmetçiye gel der gibi Azrail’e gel der.
Kafası kazan gibi oldu.
İstanbul karınca yuvası gibi oldu.
Dudakların elmadan etli
Sürekli sevgiyi duydukça anne toprak
Bambaşka Leh,Macar,Venedik,Rus güzeli /Sessiz haremde her biri endamlı bir peri
Yalnız bu katta mümkün olur daima / Her hamlesiyle ruh o çelik-ten kanatlı kuş
Fark etmez anne toprak ölüm maceramızı
Bu dil ağzımda annemin sütüdür.
Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi